İMKÂNSIZ OLAN SÖZLEŞMELER

Hukuki işlem kavramının ne anlama geldiği ve kurucu unsurlarının neler olduğuna
kısaca değinilmiştir. Hukuki işlem türlerinden olan sözleşmelerin hukuki açıdan sonuç
doğurması için aykırı olmaması gereken geçerlilik şartlarına da yer verilmiştir. Geçerlilik
şartlarından birisi olan TBK m. 27/1’e aykırılık hallerinin neler olduğu çeşitli başlıklandırmalar
yapılarak incelenmiştir. Bu aykırılık hallerinden olan sözleşmelerin konusunda imkânsızlık hali
incelememizin ana konusunu oluşturmakla beraber detaylı olarak incelenmiştir. İmkânsızlık
kavramı ve türleri gerekli başlıklarla açıklanmış olup bu konulara ilişkin öğretideki tartışmalara
ve görüşlere de yer verilmeye çalışılmıştır. Ayrıca konusu bakımından imkânsızlık halinin
bulunması halinde sözleşmelerin hukuki açıdan hangi yaptırım ile karşılaşılacağı ve
imkânsızlık halinde sözleşmelerin akıbetinin ne olacağı hususunda gerekli incelemeler
yapılmıştır. Öğretide yer alan hâkim görüş ve diğer görüşler açısından imkânsızlık hali
incelenmiştir.

I. SÖZLEŞMELERİN GEÇERLİLİK ŞARTLARI
A. Fiil Ehliyeti Olmalı
Bir kimsenin kendi fiilleri ile hukuki hayatta birtakım sonuçlar doğurabilmesine
fiil ehliyeti denir (TMK 9). Fiil ehliyetine sahip olan kimse kendi fiilleri ile hukuki işlem
yapabilir ve dolayısıyla bu işlemler sonucunda da hak sahibi olabilir ve borç altına
girebilir. Fiil ehliyetinin gerçek kişiler bakımından temel şartı, ayırt etme gücüne sahip
olunmasıdır. Aksi taktirde bir kimsenin yapılacak sözleşme bakımından irade beyanını
açıklamasında ayırt etme gücünden yoksun olması halinde, o kimsenin sözleşme yapma
ehliyetinin varlığından söz edilemeyecektir. Yapacağı sözleşme hukuki açıdan geçersiz
sayılacaktır5
.
Tüzel kişilerin ehliyeti ise kendilerine özgü kurallara göre belirlenmektedir. Tüzel
kişiler kanun gereği doğası gereği gerçek kişilere özgü haklara ve borçlara sahip
olamazlar. Öğreti de ultra vires olaraktan adlandırılan, tüzel kişilerin hak ehliyetlerinin
kuruluş amaçları ile sınırlandığı ve bu amaç dışında kalan işlemlerin geçerli
olamayacağına yönelik bir görüş bulunmaktadır6
.
B. İrade Sakatlıkları Olmamalı
Sözleşmelerin kurulması yönelik açıklanan irade beyanlarında bir sakatlık halinin
mevcut olmaması gerekmektedir. İrade sakatlıklarının oluşumu, beyanın iradeye
uymaması veya iradenin oluşumu sırasında irade üzerinde oluşan bir etkiden meydana
gelmektedir7
.
5 Bir içtihadı birleştirme kararında yer edinen bu konu Yargıtay’ın uygulamasında, temyiz kudreti bulunmayan bir
kimsenin yerinde normal zekalı bir kimsenin bile farklı bir biçimde davranmayacağı ileri sürülebiliyor ise, bu
kimsenin temyiz kudreti yoksunluğunun ileri sürülmesi ile yapılan işlemin iptali isteminin hukukumuzun temel
kurallarından olan dürüstlük kuralına aykırı olacağına ilişkin karar verilmiştir. Bkz. 09.03.1955 tarihli ve 22/2
sayılı Yarg. İBK (RG. 9039)
6 Ultra vires görüşü hakkındaki detaylı bilgi ve açıklamalar için bkz. OĞUZMAN/ ÖZ a.g.e., s. 85.; MUSTAFA
DURAL/ TUFAN ÖĞÜZ, Türk Özel Hukuku C. II Kişiler Hukuku, Filiz Kitabevi, İstanbul 2020, s. 252 vd.
7 NOMER, a.g.e., s. 98.
2
Sözleşme de irade sakatlıklarından olan; esasta yanılma, hata veya korkutmanın
bulunması halinde sözleşmenin akıbeti yani sözleşmenin geçerli olup olmayacağı hususu
ise iradesinde sakatlık bulunan tarafın tercihine bağlıdır. İradesi sakatlanan kişi, yanılma
veyahut aldatmayı öğrendiği tarihten itibaren ya da korkutmanın etkisin ortadan
kalkmasından itibaren bir yıl içerisinde bildirimde bulunarak sözleşme ile bağlı
olmadığını bildirebilir. Bu doğrultu da bir yıl içinde bildirim de bulunması halinde
sözleşme baştan itibaren kesin hükümsüz olacaktır8
. Aksi halde irade sakatlığı bulunan
taraf bir yıllık zamanaşımı süresi içinde bildirimde bulunmazsa sözleşmeyi onamış sayılır
(TBK 39/1).
C. Muvazaa Bulunmamalı
Muvazaa, tarafların iradesinin yaptıkları sözleşmenin hüküm doğurmamasına
veya görünüşte yaptıkları sözleşmeden başka bir sözleşmenin hükümlerine doğurması
yönünde tarafların anlaşmasıyla oluşur9
. Çoğunluk tarafından kabul edilen görüş
görünüşte yapılan işlemin aldatmaya yönelik yapılmış olmasını muvazaanın şartı kabul
etmektedir10
. Muvazaalı sözleşmeler, muvazaa bulunması nedeniyle kesin
hükümsüzdür11
. Muvazaalı işlemlerde tarafların gerçek amaçlarını gizlemek için
kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır (TBK m.
19/1).
Mutlak muvazaanın bulunduğu hallerde tarafların sonuç doğurmaması yönünde
iradelerini açıkladıkları görünüşte olan muvazaalı işlem kesin hükümsüzdür. Zira söz
konusu olan muvazaa türü mutlak muvazaa ise; yapılan sözleşme başka bir sözleşmeyi
gizlemek amacıyla yapılmışsa, gizli olarak yapılan sözleşme geçerlilik şartlarını
bulundurması halinde geçerliliğini yitirmez, geçerli bir sözleşme olarak hükümlerini
doğuracaktır12
.
8 Öğreti deki görüşler için bkz. NOMER, a.g.e., s. 99.
9 Tarafların gerçekte bir sözleşme yaptıkları halde üçüncü kişilere karşı hiçbir sözleşme yapmamış gibi
görünmeleri muvazaa değildir.
10 Öğreti deki görüşler için bkz. OĞUZMAN/ ÖZ, a.g.e., s.135
11 Öğreti de muvazaa bulunması halinde kesin hükümsüzlük değil de yokluk yaptırımının bulunduğuna yönelik
görüşler de mevcuttur.
12 Öğreti deki nisbi muvazaalı işlemlerde gizli olan sözleşmenin şekil şartına tabi olması halinde gizli sözleşmenin
geçerliliği konusundaki görüşler için bkz. OĞUZMAN/ ÖZ a.g.e., s.138.
3
D. Aşırı Yararlanma (Gabin) Bulunmamalı
Aşırı yararlanmanın temeli, sözleşme de bulunan tarafların edimleri arasında açık
bir oransızlık bulunmasıdır. Böyle bir oransızlık bir tarafın zor durumda olmasından,
düşüncesizliğinden veyahut deneyimsizliğinden diğer tarafın bu durumu istismar
etmesinden ötürü ortaya çıkmış ise, aşırı yararlanmadan söz edilir. Karşılıklı edimlerin
yer aldığı sözleşmelerde edimler arasında açık bir oransızlığın bulunması sözleşmenin
geçersizliği bakımından tek başına yeterli değildir. Kanunun lafzından da anlaşılacağı
üzere Türk Borçlar Kanunu’nun 28. maddesinde yer alan üç koşulun bir arada bulunması
gerekmektedir13
.
Belirtilen şartların gerçekleşmesi halinde aşırı yararlanmadan dolayı zarara
uğrayan taraf, sözleşme ile bağlı olmadığını bildirerek o ana kadar yapmış olduğu
edimlerin geri verilmesi isteminde bulunabilir veya sözleşme ile bağlı kalmaya devam
ederek taraflar arasında açık bir oransızlık bulunan edimlerin arasındaki oransızlığın
giderilmesi isteminde bulunabilir14
. Aşırı yararlanmaya maruz kalan taraf sözleşme ile
bağlı olmadığını bildirerek sözleşmeyi baştan itibaren kesin hükümsüz hale
getirebilmektedir.
E. Şekle Uyulmalı
Taraflar irade beyanlarını çeşitli yollarla açıklayabilmektedirler. Gerek sözlü
olarak gerek yazılı olarak gerekse de başka bir davranış biçimiyle de irade
açıklanabilmektedir. Bir irade beyanının sonuç doğurması için o irade beyanının belli bir
şekilde yapılması gerekmekteyse, şekle bağlı bir işlemin varlığı söz konusudur.
Sözleşmelerin geçerliliği, kanunda aksi öngörülmedikçe, hiçbir şekle bağlı
değildir (TBK. m. 12/1). Sözleşmeler için kanunda öngörülen şekil, kural olarak
geçerlilik şeklidir ve öngörülen şekle uyulmaksızın kurulan sözleşmeler hukuki açıdan
13 KOCAYUSUFPAŞAOĞLU, a.g.e., s. 483.
14 Eski Borçlar Kanunu’nda düzenlenen 21. madde uyarınca aşırı yararlanmadan zarar gören tarafın sadece
sözleşmeyi iptal etme hakkı bulunmaktaydı. Yeni düzenlemeyle birlikte zarar gören tarafa açık oransızlık bulunan
edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteme hakkı sunulmuştur.
4
hüküm doğurmamaktadır (TBK. m. 12/2). Kanun öngörmemiş olsa bile, taraflar
aralarında sözleşmenin belirli bir şekle bağlı olarak yapılmasını kararlaştırmaları halinde,
bu şekle uyulması zorunludur. Aksi taktirde şekle aykırılığın varlığı dolayısıyla sözleşme
tarafları bağlamayacaktır (TBK m. 17/1).
F. TBK M. 27/1’e Aykırı Olmamalı
Türk Borçlar Kanunumuz ’un temel ilkelerinden birisi de sözleşme serbestîsi
ilkesidir. Bu ilke uyarınca taraflar sözleşmenin konusunu belirlemekte özgürdürler15
.
Ancak bu serbestinin de birtakım sınırları mevcuttur. Türk Borçlar Kanunumuz’ un 26.
maddesinde tarafların, sözleşmenin içeriğini belirleme konusunda kanunda öngörülen
sınırlar içerisinde özgür olduklarını ifade etmektedir. Sözleşmenin konusunun
belirlenmesi açısından hangi sınırlara tabi olduğu ve bu sınırların aşılması halinde
sözleşmenin kesin hükümsüz olacağı TBK. m. 27/1’de belirtilmiştir16
.
1. Kanunun Emredici Hükümlerine Aykırı Olmamalı
Emredici hükümler, tarafların aksine antlaşma yapamayacağı hukuk
kurallarıdır17. Emredici hükümler tarafları koruma amacına yönelik olarak iki
çeşit olarak incelenir. İki tarafa yönelik emredici hükümler; kanun koyucunun
taraflar arasında menfaat ayrımı yapmaksızın iki tarafında kesinlikle uymasını şart
koştuğu ve genel kamu düzenine ilişkin hükümlerdir. Tek taraflı emredici
hükümler ise, ekonomik ve sosyal yönden zayıf olanları korumaya yönelik olan
ve genel kamu düzenini ilgilendiren hükümlerdir. Tek taraflı emredici hüküm olan
bu hükümler bakımından korunmak istenen taraf lehine bir durum olacaksa bu
15 NOMER, a.g.e., s. 80.
16 Eski Borçlar Kanunumuzda 27. Maddeyi karşılayan 20. Madde de konusu yerine mevzuu ibaresi yer almaktaydı.
Bu ibarenin değişmesi ile hükmün lafzı daha uygun bir hale bürünmüştür. Sözleşme konusu edimler konusu
bakımından doğrudan hükmün belirttiği sınırlara aykırı olmamasına rağmen, tarafların bu sözleşmeyi yapma
amaçların da bu sınırlara aykırılık bulunması halinde yine de sözleşme hüküm ifade etmeyecektir.
17 Emredici hükümler kamu düzenini, genel ahlakı, kişilik haklarına ilişkin olan veya zayıf olan tarafı koruyan
kurallardır. Ayrıntılı bilgi için bkz. HALUK N. NOMER/ PAKİZE E. AKBULUT, Medeni Hukuka Giriş
Bölüm I, Filiz Kitabevi, İstanbul 2020, s. 46 vd.
5
hükmün aksine karar verilebilir18. İşçiyi, tüketiciyi ve kiracıyı koruyan hükümler
genellikle bu niteliktedir.
Emredici hükümlere aykırılığın sınırı, yalnız Borçlar Kanunundaki
emredici hukuk kurallarıyla19 sınırlı olmayıp hukuk düzeninde yer alan herhangi
bir emredici hukuk kuralını da kapsamına almaktadır. Sonuç olarak emredici
hükümlere aykırı olan sözleşmeler TBK m. 27 uyarınca kesin hükümsüz
sayılacaktır20
.
2. Kamu Düzenine Aykırı Olmamalı
Kamu düzeni, toplumun menfaatlerini koruyan kurallarla ortaya çıkan bir
hukuk düzenidir. Sözleşmenin kamu düzenini koruyan bir hükme aykırı olması,
aslında emredici bir hukuk kuralına aykırılık olarak nitelendirilir ve bu kapsama
girmektedir21. Ancak emredici hüküm bulunmamasına rağmen sözleşme kamu
düzenin ihlali niteliğindeyse, kesin hükümsüzlük yaptırımı ile karşı karşıya
kalacaktır.
3. Kişilik Haklarına Aykırı Olmamalı
Sözleşmenin konusu kişilik haklarını koruyan bir hükme aykırı olması
hali22
, kural olarak emredici bir hukuk kuralına aykırılık olarak nitelendirilir.
Bu konuya yönelik bir hüküm bulunmasa dahi yapılan sözleşmenin kişiliğe
aykırı olması halinde de hükümsüzlük yaptırımı ile karşılaşılacaktır. Çoğu
zaman kişilik hakkına aykırılık ahlaka aykırılığı da beraberinde getirir. Ahlaka
aykırı olmadığı halde, aksine ahlaka daha uygun olup kişilik haklarına son
18 Kanun koyucunun koruma amacı güttüğü hallerde, kesin hükümsüzlük yaptırımı kanunun ve hükmün amacına
uygun olarak sınırlanabilecektir. Ayrıntılı bilgi için bkz. AKBULUT, Teleolojik Redüksiyon, 202 vd.
19 Örnek olarak: TBK. m. 42/2; 115/1; 115/2; 116/3; 148.
20 Kimi yasakların işlemi geçersiz kılmayıp, başka bir yaptırımın uygulanmasına sebep olduğuna yönelik diğer
görüşlerin yer aldığı bilgiler için bkz. H. K. ERCOŞKUN ŞENOL, "FREEDOM TO DETERMINE THE
CONTENT OF THE AGREEMENT AND GENERAL LIMITATIONS TO THIS: TURKISH CODE OF
OBLIGATIONS ARTICLE 27", Journal of Istanbul University Law Faculty, c. 74, sayı. 2, ss. 724, Aralık 2016
22 Bir bütün olarak kişilik hakkı ve içerdiği değerler sözleşme özgürlüğünün sınırını oluşturduğundan bu hakka ve
bu hakkın içerdiği değerlere aykırı sözleşmeler kesin hükümsüzdür. Yargıtay’ın bu konu hakkındaki kararı için
bkz. Yarg. HGK, T. 04.072019, E. 2019/25, K. 2019/874.
6
derece aykırı durumlarda da sözleşme hükümsüz olacaktır. Örneğin; bakıma
muhtaç kardeşine yardım da bulunmak niyetiyle annesine karşı hiç
evlenmeyeceğini ve baş ucundan ayrılmayacağını taahhüt eden sözleşme yine
de hükümsüzdür. Hükümsüz olmasının sebebi, sözleşmenin konusunun
kişinin ehliyetinde çok büyük bir sınırlandırmaya yol açacak olmasıdır23
.
Birtakım gerekçelerle uzun bir süre bağlayıcı olması beklenen sözleşmeler de
sürenin uzunluğu nedeniyle kişilik hakkına aykırı sayılabilmektedir. Yine
benzer şekilde kişinin işlem ehliyeti üzerinde dürüstlük kuralına aykırılık
oluşturacak düzeyde sınır koyan ‘’kelepçeleme sözleşmeleri’’ kişilik hakları
nedeniyle geçersiz sayılacaktır24
.
4. Ahlaka Aykırı Olmamalı
Ahlak kuralları zaman içinde oluşan ve zaman içinde toplumla
özdeşleşmiş birtakım kurallar bütünüdür. Burada söz konusu edilen ahlak
anlayışı, bir şahsın ahlak anlayışı değil, bütün toplumla bütünleşen ahlak
kurallarıdır. Alelade ahlak kurallarına veya töre kurallarına aykırılık halinde
kesin hükümsüzlük yaptırımı ile karşı karşıya kalınması söz konusu değildir.
TBK m. 27’nin lafzından anlaşıldığı üzere, doğrudan konusu ahlaka
aykırı olmasa bile amacı nedeniyle ahlaka aykırı sözleşmeler de hükmün
kapsamına girmektedir25
. Fuhuş yapılmak amacıyla bir konutun
kiralanmasında, yapılan kira sözleşmesi ahlaka aykırı bir durum
oluşturmamasına rağmen, sözleşmenin yapılış amacı ahlaka aykırıdır26
.
Belirtmemiz gerekir ki bir sözleşmenin yapılmasında ahlaka aykırı bir amaç
güdülmesi sebebiyle hükümsüz olabilmesi için, söz konusu olan amacın
23 Hiç kimse hak ehliyetinden kısmen de olsa vazgeçemez. Buna yönelik taahhütler BK 27’ye göre kesin
hükümsüzlükle sonuçlanacaktır. Ayrıntılı bilgi için bkz. DURAL/ ÖĞÜZ, a.g.e., s. 149.
24 İsviçre Hukukuna göre bu tür sözleşmeler kişilik haklarına aykırılık oluşturduğu gerekçesiyle hükümsüz
sayılmaktadır. Ancak Alman Hukukunda bu tür sözleşmeler ahlaka aykırılık oluşturduğu gerekçesiyle hükümsüz
sayılmaktadır. Sonuç bakımından aralarında fark bulunmamakla beraber asıl fark geçerlilik unsurlarından
hangisine aykırılığın mevcut olduğu hususunun tespitine ilişkindir.
25 OĞUZMAN/ÖZ, a.g.e., s. 85-86; SELAHATTİN S. TEKİNAY/ SERMET AKMAN/ HALUK
BURCUOĞLU/ ATİLLA ALTOP, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Filiz Kitabevi, İstanbul 1992, s.371
26 Ancak Yargıtay’ın İçtihadı Birleştirme Kararına göre bir taşınmazın Devlet’in izniyle genelev işleten birisine
kiralanması mümkündür. Ayrıntılı bilgi için bkz. Yarg. İBK, 14.01.1948, E. 1943/30, K. 1948/2 (RG 30.07.1948,
Sayı: 6971)
7
sözleşmenin iki tarafça güdülmesi veya bir tarafın güttüğü bu amacı diğer
tarafında bilmesi gereklidir27
. Bazı durumlarda diğer tarafın ahlaka aykırı
güdülen amacı bilmesi yeterli olmaz, ayriyeten bu amaca teşvik etmesi
veyahut bu amaçtan kaynaklanan bir çıkarı olmalıdır28
. Örnek olarak; bir kişi
ahlaka aykırı bir cinsel ilişki de bulunmalarının karşılığı olarak bir kimseye
pahalı bir hediye alsa ve hediyeyi satan satıcı bu durumu bilse bile bu sözleşme
geçersiz olamamalı; ancak satıcı bu ahlaka aykırı amaç doğrultusunda alıcıyı
satın alması yönünde teşvik etmişse, sözleşme geçersiz olmalıdır.
5. Konusu İmkânsız Olmamalı
TBK m. 27/1’de konusu imkânsız olan sözleşmelerin de kesin
hükümsüz olduğu düzenlenmiştir. Sözleşme kurulduktan sonra ortaya çıkan
imkânsızlık, TBK’nın diğer hükümlerinde düzenlenmiş olduğundan, burada
bahsedilen imkânsızlık, sözleşmenin kurulma anında mevcut olan imkânsızlık
halidir. Bu imkânsızlık başlangıçtaki imkânsızlık olarak adlandırılmaktadır.
Bu imkânsızlık halinin türlerinin neler olduğu ve sözleşmede bulunması
halinde hukuk düzeni tarafından hangi yaptırımın uygulanacağı aşağıda
ayrıntılı olarak incelenmiştir.
II. TBK M. 27/1 BAKIMINDAN SÖZLEŞMENİN KONUSUNDAKİ
İMKÂNSIZLIK
A. İmkânsızlık Kavramı
İmkânsızlık, bir borcun ifasının çeşitli sebeplerle mümkün olmamasıdır29
. Bu
imkânsızlık hali fiili veya hukuki bir imkansızlıkta olabilir30
. Bunların dışında
mantıki, manevi ve ekonomik imkânsızlık hallerine de öğretide yer verilmektedir.
27 Ayrıntılı bilgi için bkz. ŞENOL, a.g.e., s. 727
28 Ayrıntılı bilgiler için bkz. TEKİNAY/AKMAN/BURCUOĞLU/ALTOP, a.g.e., s. 400 vd.
29 Yargıtay’ın kararında imkânsızlık, borçlanılan edimin ya baştan itibaren geçerli olarak doğmasını ya da sonradan
borçlu veya diğer herhangi bir kimse tarafından objektif, sürekli ve kesin olarak yerine getirilmesini önleyen, fiili
veya hukuki engellere verilen isim olarak tarif edilmektedir. 3. HD., E. 2020/12193 K. 2021/10356 T. 20.10.2021
30 Hukuki ve fiili imkânsızlık halleri hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. OĞUZMAN/ ÖZ, a.g.e., s.92
8
B. İmkansızlığın Dayandığı Sebepler
1. Mantıki İmkânsızlık
Mantıki imkânsızlık hali bir durumun mantık kurallarına ve doğa kanunlarına
göre gerçekleşmesi mümkün görülmeyen olaylar şeklinde ortaya çıkmaktadır. Öğreti
de mantıki imkânsızlık bir olayın gerçekleşmemesine bağlı olduğundan ‘’meydana
gelmemesi gereken olumsuz zorunluluk’’ olarak tanımlanarak ‘’olumsuz
zorunluluğu’’ ifade etmektedir31
. Mantık açısından gerçekleşmesi mümkün olmayan
olayın imkânsız olması halinde, olayın gerçekleşmemesi mutlak bir zorunluluğu
ortaya çıkarmaktadır.
Öğreti de klasikleşmiş bir örnek olan ölmüş bir atın diriltilip bir satış
sözleşmesinin konusu yapılmak istenmesi32. Ölmüş bir canlıyı tekrar hayata
döndürmek mantık dışıdır ve doğanın kanunlarına aykırıdır. Mantıken gerçekleşmesi
imkânsız görülen bir durumda mantıki imkânsızlık halinden söz edilebilecektir. Bu
imkânsızlık hali doğadan kaynaklanabileceği gibi insanın eylemleri sonucunda da
ortaya çıkabilecektir. Ayrıca taraflar arasında olan borç ilişkisinin ifa dışında başka
bir şekilde gerçekleşmesi veya borç ilişkisinin kurulmasındaki amacın başka bir
etken olmadan sona ermesi halinde de mantıki imkânsızlık hali oluşacaktır.
2. Hukuki İmkânsızlık
Hukuki imkânsızlık hali söz konusu edimin yerine getirilememe nedeninin
hukuktan kaynaklı olmasıdır. İfası mümkün olan bir edimin, emredici nitelikte olan
hukuk kuralı nedeniyle yerine getirilemiyorsa hukuki imkânsızlık söz konusu olur33
.
Borçlanılan edimin doğuracağı hukuki sonuç zaten mevcutsa edimin ifası hukuken
imkânsızdır. Örneğin bir kimsenin mülkiyetinin kendisinde bulunduğu bir malı
başkasından satın alması durumunda, yapılacak tasarruf işlemine ilişkin sözleşmenin
31 Ayrıntılı bilgi için bkz. ŞENOL, a.g.e., s. 35
32 DURAL, Sonraki İmkansızlık, s. 8; ŞENOL, a.g.e., s. 35
33 Ayrıntılı bilgi için bkz. ŞENOL, a.g.e., s. 35
9
konusunda satış anında hukuki imkânsızlık söz konusudur. Bir kişiye zaten kendi
mülkiyetinde olan bir malın mülkiyetinin geçmesi mümkün değildir. Bu nedenle hukuki
anlamda bir imkânsızlık söz konusudur. Bunlara karşılık ithalatı veya ihracatı yasaklı
olan malların bu yasağı ihlal etmeyecek şekilde satılmasında, geçersiz olmasının
nedeninin hukuki imkânsızlık mı yoksa emredici hükme aykırılıktan mı kaynaklanacağı
tartışmalıdır.
3. Fiili İmkânsızlık
Bu imkânsızlık halinde söz konusu edimin çok az da olsa ifa edilmesinin
mümkün olabileceği ancak hâkim olan görüş ve düşüncelerle beraber dürüstlük kuralı
uyarınca bu edimin hiç kimse tarafından ifa edilmesinin mümkün olmadığının kabul
edilmesine imkân tanınabilmektedir. Öğreti de yer verilen klasik örneklerden olan deniz
gibi geniş ve uçsuz bucaksız olan bir yer de düşürülen ziynet eşyasının bulunması veya
bir binanın altında gömülü olan bir eşyanın çıkarılması34. Bu örneklerde her ne kadar
çok düşük bir ihtimalle mümkün gibi gözükse de bu yükümlülüğü kimsenin
üstelenemeyeceği kabul edilmektedir. Örneğin A kişisi B’ye kendi eliyle yapmış olduğu
heykeli satmıştır. Ancak sonradan sözleşmenin yapıldığı esnada heykelin ortadan yok
olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda oluşan imkânsızlık haline fiili imkânsızlık
denilmektedir.
4. Manevi İmkânsızlık
Bu imkânsızlık halinde söz konusu edimin ifasının manevi unsurlar açısından da
engel oluşturabileceğini ve bu hallerin de bir imkânsızlık hali oluşturabileceği ileri
sürülmektedir. Bazı hallerde bir edimin ifasını istemek, borçlunun psikolojik sağlığını
olumsuz etkileyebilir. Öğreti de klasikleşmiş bir örneğe göre çok sevdiği bir yakını ölüm
döşeğinde olan sanatçıdan konser vermesini beklemek, mümkün değildir35. Bu görüşü
benimseyen yazarlara göre borçlunun manevi dünyasını olumsuz etkileyebilecek olan
bir edimin ifasını talep etmek dürüstlük kuralına aykırılık oluşturacaktır. Başka bir görüş
ise, edimin ifasının beklenmesine ilişkin manevi açıdan olumsuzluğa yol açabilecek bir
durumun bulunmasının bir imkânsızlık yaratmadığını, sadece TBK m. 138 kapsamında
34 DURAL, Sonraki İmkânsızlık, s. 8,9; ŞENOL, a.g.e., s. 40
35 Ayrıntılı bilgi için bkz. ŞENOL, a.g.e., s. 41
10
yer verilmiş olunan aşırı ifa güçlüğünün söz konusu olduğunu ileri sürülmektedir.
Öğretideki bir diğer görüş ise manevi engellerin edimin ifası açısından bir imkânsızlık
yaratmadıklarını; bu durum halinde borçlunun isteğine bağlı olarak yine de edimini ifa
edebileceği, ancak edimin ifasından kaçınması halinde ifaya zorlanamayacağını ileri
sürmektedir.
5. Ekonomik İmkânsızlık
Ekonomik imkânsızlık halinde söz konusu edimin ifası mantıki açıdan imkânsız
olmamakla beraber borçludan ifa beklenemeyecek kadar ağırlaşmaktadır. Bu
imkânsızlık ifa güçsüzlüğü olarak da anılmaktadır36
. Öğreti de ‘’ekonomik güçsüzlük’’
olarak da adlandırılan bu durumunda imkânsızlık halini ortaya çıkarabileceği bazı
yazarlar tarafından ileri sürülmektedir37
. Bu durumun imkânsızlık kapsamında değil,
aşırı ifa güçlüğünün yer aldığı TBK m. 138 kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini
ileri sürenler yazarlar da bulunmaktadır.
C. İmkânsızlık Türleri
Sözleşmelerdeki imkânsızlık halleri ‘’başlangıçtaki imkânsızlık’’ ve
‘’sonraki imkânsızlık’’ olmak üzere iki temel ayrıma tabi tutulur. Sözleşmenin
kurulma anında var olan başlangıçtaki imkânsızlık objektif ve sübjektif imkânsızlık
olmak üzere kendi içinde de ikiye ayrılmaktadır38
.
Sözleşmenin yapıldığı anda bulunan imkansızlığın sözleşmenin geçerliliğini
etkilemesi için bir objektif imkânsızlık halinin varlığı gereklidir (TBK m. 27/1).
Objektif imkânsızlık, sözleşmenin konusunun her iki taraf içinde imkânsız olması
halidir. Aksi halde sadece borcu yüklenen taraf için imkânsızlık hali varsa bu
sübjektif imkânsızlık olacaktır. Sübjektif imkânsızlık ise hâkim görüş uyarınca
sözleşmenin geçerliliğini etkilemeyecektir. Örneğin, A el işçiliği yeteneği
olmamasına rağmen B’ye ona çok güzel bir gerdanlık tasarımı yapmayı taahhüt
etmiştir. A’nın böyle bir tasarım yapabilecek düzeyde yeteneğinin olmaması
nedeniyle bu tasarımı yapması imkansızdır. Ancak bu imkânsızlık türü sübjektiftir.
36 SEROZAN, İfa ve Engelleri, s. 186; ŞENOL, a.g.e., s. 42
37 Ayrıntılı bilgi için bkz. ŞENOL, a.g.e., s. 42
38 PAKİZE EZGİ AKBULUT, "ANLAMSIZ-ABSÜRT EDİMLİ SÖZLEŞMELERİN İMKÂNSIZLIĞI",
Süleyman Demirel Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 8, S. 2, s. 181, Ara. 2018
11
Bu nedenle de A B’ye karşı sorumlu olmaya devam edecektir. Sözleşme geçerli
olmaya devam edecektir ve borçlu borcunu yerine getirememekten sorumlu
olacaktır39
. Sözleşmenin kurulmasından sonra ortaya çıkan imkânsızlık halinde bir
çeşit ifa imkansızlığından söz edilmektedir. Bu durumda borçlunun kusurlu olduğu
ve kusursuz olduğu haller olmak üzere ikiye ayrılmaktadır40
. Bu bilgilerden yola
çıkarak hukuk sistemimizde başlangıçtaki imkânsızlık ve sonraki imkânsızlık
hallerinin imkânsızlık açısından farklı uygulamalara tabi olduğunu anlamaktayız.
D. TBK m. 27/1 Uyarınca Sözleşmelerin Konusundaki İmkânsızlık
TBK m. 27/1’de yer aldığı üzere sözleşmenin konusunu oluşturan edimler,
sözleşmenin kurulduğu esnada var olan imkânsızlık nedeniyle yerine
getirilemeyecek ise sözleşme geçerli olmayacaktır. Bu imkânsızlık halinin
sözleşmenin geçerliliğine etkide bulunabilmesi için başlangıç aşamasında var olması
gereklidir. Tarafların sözleşmenin yapıldığı esnada konusu imkânsız olan ancak daha
sonra sözleşmenin konusunun ifa zamanı sırasında mümkün hale geleceği
düşüncesiyle yaptıkları sözleşme geçerli olacaktır. Ancak sözleşme yapılırken
tarafların iradelerinde böyle bir durum söz konusu değilse sözleşmenin konusunda
bulunan baştaki imkansızlığı sonradan mümkün hale gelmesi, sözleşmenin
geçerliliğinde bir etki yaratmayacaktır. Bu hüküm uyarınca sözleşmenin geçerliliğine
etki de bulunan imkânsızlık hali aslında başlangıçtaki imkânsızlık halidir. Bu
imkânsızlık, fiili bir imkânsızlık olabileceği gibi hukuki imkânsızlıkta
olabilmektedir41
. Başlangıçtaki imkânsızlık hali hukuki açıdan doğuracağı sonuçlara
yönelik olarak objektif ve sübjektif olarak iki başlık altında sınıflandırılır.
Hukukumuzda sözleşme serbestisinin sınırı TBK m. 27/1 de düzenlenen
başlangıçtaki imkânsızlık hallerinden olan objektif imkânsızlık ile çizilmiştir.
Objektif imkânsızlık, sözleşmenin konusunun her iki taraf içinde ifasının imkânsız
39 Ayrıntılı bilgi için bkz. OĞUZMAN/ÖZ, a.g.e., s.94, n. 294
40 Kusurlu ve kusursuz imkânsızlık ayrımında ise imkânsızlığın ortaya çıkmasında borçluya yüklenebilecek
herhangi bir kusurun bulunup bulunmaması esas alınmaktadır. Ayrıntılı bilgi için bkz. ARIKAN M. Eser
Sözleşmesinde İfa İmkânsızlığı ve Sonuçları. Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi. 2008; c. 16, sayı. 2,
ss.3.
41 Ayrıntılı bilgi için bkz. BAŞOĞLU, BAŞAK, “Sözleşmenin Konusundaki İmkansızlık”, Prof. Dr. Belgin
Erdoğmuş’a Armağan, Derleyen: Doç. Dr. M. Murat İnceoğlu, Der Yayınları, İstanbul 2012, s. 493 vd.
12
olması halidir42
. Öğretide bu imkânsızlık halinin, sürekli nitelikte olması görüşü
hakimdir43
.
Sübjektif imkânsızlık, borçlunun sübjektif durumunda kaynaklanan bir
sebepten ötürü oluşan biri imkânsızlık halidir. Sübjektif imkânsızlık hali sadece
borcu yüklenen taraf için halinde oluşur. Bu imkânsızlık hali ise hâkim görüş
uyarınca sözleşmenin geçerliliğini etkilemez44
. Bu imkânsızlık hali kişisel olup
sözleşme aynen geçerli olmaya devam edecek ve borçlu borcunu ifa edememekten
sorumlu olacaktır. Örneğin, A el işçiliği yeteneği olmamasına rağmen B’ye ona çok
güzel bir gerdanlık tasarımı yapmayı taahhüt etmiştir. A’nın böyle bir tasarım
yapabilecek düzeyde yeteneğinin olmaması nedeniyle bu tasarımı yapması
imkansızdır. Ancak bu imkânsızlık türü sübjektiftir. Bu nedenle de A B’ye karşı
borcunu ifa edememekten dolayı sorumlu olmaya devam edecektir.
Objektif imkansızlıkta ise, sözleşmenin konusu sadece bir taraf için değil
bütün herkes için imkânsızlık hali arz etmektedir. Mülkiyeti devir konusunu
oluşturan bir sözleşme de A’nın B’ye eşyanın mülkiyetini devredeceğine ilişkin
anlaştıkları sözleşme de sözleşme kurulmadan veya kurulma esnasında söz konusu
olan eşyanın yok olması halinde objektif bir imkansızlıktan söz edilir. Çünkü bu
imkânsızlık sadece A bakımından değil aynı zamanda herkes için de bir imkânsızlık
halidir.
Başka bir örnekte A’nın B’nin geliştirmekte olduğu bir proje üzerinde teknik
bilgi ve yeteneğin gerektirdiği bir yazılım konusunda, yardım edeceği üzerine
yapılmış olan sözleşmede; A’nın sözleşmede taahhüt ettiği şey üzerinde kendisinin
bu konu da yeterli bilgi ve birikime sahip olmamasından dolayı edimini ifa
edememesi durumunda sübjektif imkânsızlık hali mevcut olacaktır. Çünkü bu
42
‘’Burada söz konusu olan imkânsızlık, başlangıçtaki, yani sözleşme yapıldığı sırada mevcut olan imkânsızlıktır.
Bu halde, konusu hukuki veya fiili sebeplerden dolayı imkânsız olan sözleşme butlan yaptırımına tabidir ve
başlangıçtan itibaren geçersizdir. Burada geçerli olan butlan yaptırımından bahsedebilmek için, imkânsızlık
sözleşmenin konusu ile ilgili olmalı ve yalnız borçlu bakımından değil, objektif mahiyette ve herkes için söz konusu
olmalıdır. Batıl bir sözleşme baştan itibaren hiçbir hüküm ve sonuç doğurmaz.’’ Yarg. 3. HD., T. 17.9.2013, E.
2013/10595 K. 2013/12801
43 Ayrıntılı bilgiler için bkz. TEKİNAY/AKMAN/BURCUOĞLU/ALTOP, a.g.e., s. 908 vd.
44 OĞUZMAN/ÖZ, a.g.e., s.94, n. 294
13
imkânsızlık A’nın sübjektif durumundan kaynaklanmaktadır ve yalnız A bakımından
imkânsızlık söz konusudur.
Buna karşılık, özel bir yetenek gerektiren edimlerin taahhüdü anında sanatçı
bu yeteneğini kaybetmişse, bunun da objektif olarak imkânsız olduğu görüşü
mevcuttur45. Bu görüş, söz konusu hallerde borçlunun kişiliğinin edimin içeriğine
dahil olacak ölçüde önemli olması görüşüne dayanmaktadır.
Yine, bir kimsenin mülkiyetinin kendisinde bulunduğu bir malı başkasından
satın alması durumunda yapılacak tasarruf işlemine ilişkin sözleşmenin konusunda
satış anında hukuki imkânsızlık söz konusudur. Bu hukuki imkansızlıktan dolayı
sözleşmenin konusu, herkes açısından imkânsızdır. Bu nedenle aynı zamanda
objektif imkansızlığın var olduğu da anlaşılmaktadır.
Öğretide yer alan bir görüşe göre, tarafların sözleşmenin yapıldığı esnada
konusu imkânsız olan ancak daha sonra sözleşmenin konusunun ifa zamanı sırasında
mümkün hale geleceği düşüncesiyle yaptıkları sözleşme geçerli olacaktır. Ancak
sözleşme yapılırken tarafların iradelerinde böyle bir durum söz konusu değilse
sözleşmenin konusunda bulunan baştaki imkansızlığı sonradan mümkün hale
gelmesi, sözleşmenin geçerliliğinde bir etki yaratmaz46
.
Buna karşılık sözleşmenin yapıldığı esnada ifası mümkün olan ancak daha
sonradan imkansızlaşan hallerde, imkânsızlık sözleşmeni geçerliliğini
etkilemeyecektir47
. Örneğin satılan bir heykelin sözleşme yapıldıktan sonra ortadan
yok olması veya satılan bir arsada imar izni sözleşme kurulduğu esnada varken daha
sonradan değişen durumlar ile imar izni alınamaması durumunda. Söz konusu
imkânsızlık sözleşmenin kurulmasından sonra ortaya çıkmıştır. Bu imkânsızlık halini
kanun koyucu farklı hükümlerle düzenlemektedir.
Sözleşmenin konusu olan edimin objektif olarak imkânsız olduğunun
bilinmesine rağmen diğer tarafı bu durumdan haberdar etmeyen kişi, sözleşme öncesi
kusurundan ötürü sözleşmenin geçerliliğine duyduğu güvenden dolayı zarara
45 MUSTAFA DURAL, Borçlunun Sorumlu Olmadığı Sonraki İmkânsızlık, İstanbul, 1976, s.89
46 OĞUZMAN/ÖZ, a.g.e., s.93, n.293.
47 OĞUZMAN/ÖZ, a.g.e., s.94, n.293.
14
uğrayan kişinin zararını tazmin etmek durumunda kalabilir (Culpa in contrahendo).
Ancak sözleşme yine de objektif imkansızlıktan ötürü geçersiz olacaktır.
Öğretide48, sözleşmenin konusunu edimin ifasının beklenmesinin dürüstlük
kurallarına aykırı düşeceği hallerde, imkânsızlık yaptırımına tabi tutulmasına yönelik
görüşler vardır. Bir başka görüş ise49, bu gibi durumlarda imkansızlığın olamayacağı
onun yerine dürüstlük kuralına veya hata hükümlerine dayanılması gerektiği
yönündedir.
III. KONUSU BAKIMINDAN İMKÂNSIZ OLAN SÖZLEŞMELERİN
HUKUKİ SONUÇLARI
A. Hâkim Görüşe Göre
Hukuk sistemimiz de sözleşmelerde bulunan başlangıçtaki objektif imkânsızlık
hali, TBK m. 27/1 uyarınca kesin hükümsüzdür50. Bu durumda kesin hükümsüz olan bir
sözleşmeden doğan borçların ifa yükümlülüğü bulunmamaktadır. Bu durumda yerine
getirilmemiş borçların ifa zorunluluğu yoktur. Buna rağmen objektif imkansızlığın
bulunduğu hallerde daha öncesinde yerine getirilen edimlerin sebepsiz zenginleşme
hükümleri uyarınca iadesinin talep edilebilmesi mümkündür.
Kural olarak sözleşmenin başlangıcındaki objektif imkansızlığın taraflarca
bilinip bilinmemesi, sözleşmenin geçersizliğini etkilemeyecektir. Ancak hukuki
sonuçlar bakımından farklılar oluşacaktır. Taraflardan birisi, sözleşmenin konusunda
yer alan başlangıçtaki objektif imkânsızlık halini biliyorsa veya bilmesi gerekiyorsa
diğer tarafın sözleşmenin geçerli bir şekilde sonuç doğuracağına olan güveninden dolayı
uğramış olduğu olumsuz zararı gidermekle sorumlu tutulabilir (culpa in contrahendo)51
.
48 DURAL, Borçlunun Sorumlu Olmadığı Sonraki İmkânsızlık, İstanbul, 1976, s.17
49 OĞUZMAN/ÖZ, a.g.e., s.95, n.296.
50 İsviçre Borçlar Kanunu 2020 tasarısında ise Alman Medeni Kanun’u ile benzer nitelikte bir imkânsızlık rejimi
öngörüldüğünden başlangıçtaki objektif imkânsızlık geçersizlik sebebi olmaktan çıkarıldığını eklemek gerekir.
Konusu bakımından imkânsız olan sözleşmelere farklı hukuk sistemlerince hangi hukuki sonuçlara tabi oldukları
hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. AKBULUT, ANLAMSIZ-ABSÜRT EDİMLİ SÖZLEŞMELERİN
İMKÂNSIZLIĞI, s.209
51 TEKİNAY/AKMAN/BURCUOĞLU/ALTOP, a.g.e., s. 977 vd.; OĞUZMAN/ÖZ, a.g.e., s.94, n. 295;
NOMER, a.g.e., s. 98 n. 56.2
15
Eğer, borçlu sözleşmenin konusu olan edimini garanti altına almışsa culpa in
contrahendo sorumluluğu olmayabilir52
.
Bir görüşe göre53
, alacaklının sözleşmenin başlangıcındaki objektif imkansızlığı
bildiği halde sözleşmeyi kurduğu söylenebiliyorsa culpa in contrahendo sorumluluğuna
dayanan tazminat hakkında TBK m. 52 uyarınca indirime gidilmelidir. Alacaklının
imkansızlığı bildiği halde kurduğu sözleşmelerde olumsuz zarar söz konusu olmayıp
culpa in contrahendo’dan kaynaklanan olumsuz zarar tazminatında indirime
gidilmelidir. Bunun sebebi, alacaklının da objektif imkansızlığın farkında olması ve
buna rağmen sözleşmeyi kurmasından dolayı sözleşmenin geçerli bir şekilde
sonuçlanacağına duyacağı güveninin korunmasına gerek duyulmamaktadır. Bu
durumda her iki tarafa da imkânsızlık konusu isnat edilemiyorsa tazminat
sorumluluğundan söz edilemeyecektir.
B. Diğer Görüşlere Göre
Sözleşmenin başlangıcındaki objektif imkansızlığın, sözleşmenin kesin
hükümsüzlüğüne neden olmasından dolayı tarafların menfaatlerindeki dengeyi
sağlayamadığı gerekçesiyle tartışmalara yol açmış ve öğreti de birtakım görüşler ortaya
çıkmıştır.
Bu görüşlerden birincisi54, başlangıçtaki objektif imkansızlığın sözleşmenin
geçersizliğe yol açmasına karşın sübjektif imkânsızlık halinin ifa imkansızlığı olarak ele
alınmasını hakkaniyete aykırı bulmaktadır. Hakkaniyete aykırı görülmesinin bir nedeni
de sonraki imkânsızlık bakımından, imkansızlığın objektif veya sübjektif olması farklı
bir sonuç doğurmamakta ve objektif imkansızlıkla bir tutulmaktadır ve her iki
imkansızlık halinde de TBK m. 112 ve 136 hükümleri uygulanır. Bu görüşteki yazarlar,
örnek olarak satım konusu tablonun sözleşmenin yapılmasından bir dakika öncesinde
yanmış olması ile sözleşmenin kurulmasından bir dakika sonra yanmış olması halinde,
bu iki imkânsızlığın farklı sonuçlara tabi tutulmasını eleştirmekte ve böyle bir ayrımın
özellikle olumsuz zarar - olumlu zarar ayrımı açısından alacaklı için adaletli sonuçlar
52 AKBULUT, ANLAMSIZ-ABSÜRT EDİMLİ SÖZLEŞMELERİN İMKÂNSIZLIĞI, s.185
53 AKBULUT, ANLAMSIZ-ABSÜRT EDİMLİ SÖZLEŞMELERİN İMKÂNSIZLIĞI, s.185
54 AKBULUT, ANLAMSIZ-ABSÜRT EDİMLİ SÖZLEŞMELERİN İMKÂNSIZLIĞI, s.186
16
doğurmadığını savunmaktadırlar. Çünkü baştaki imkânsızlık halinde durum iki
imkânsızlık türü arasındaki hukuki uygulamalar farklıdır. Baştaki objektif imkânsızlık
halinde kesin hükümsüzlüğe yol açmaktayken baştaki sübjektif imkânsızlık halinde ise
ifa imkansızlığına (TBK m. 136) veya tazminat sorumluluğu (TBK m. 112) ortaya
çıkmaktadır55
. Bu nedenle hakkaniyete uygun olması açısından somut olaya göre
objektif imkânsızlığın bulunduğu hallerde, sonraki imkânsızlık halinde uygulanan
hukuki sonuçların hâkimin boşluk doldurma faaliyeti ile kıyasen uygulanması
gerekmektedir56. Yine bu görüşü savunan bazı yazarlar ise, TBK m. 27/1’den
kaynaklanan imkânsızlık halinin mutlak imkansızlığın söz konusu olduğu durumlarda
sözleşmeyi geçersiz kılması gerektiği kanaatindedir. Bunun dışında kalan imkânsızlık
hallerin de ifa imkansızlığı gibi sonuç doğuracağı ifade edilmektedir.
Sözleşmenin başlangıcındaki sübjektif imkansızlığın, TBK m. 27/1 kapsamına
girmediği bu nedenle hükümsüzlük yaptırımının uygulama alanı bulamayacağı kabul
edilir. Hâkim görüş, sübjektif imkânsızlık halinin varlığında sadece bir taraf için edimin
imkânsız olduğu varsayıldığından sonraki imkânsızlık halinin kıyasen uygulanması
gerektiği yönündedir57
.
Dolayısıyla sübjektif imkânsızlık halinde alacaklı taraf edimin yerine
getirilmesini talep edebilmektedir. Eğer borçlu edimini ifa edememekteyse alacaklı taraf
sözleşmeye aykırılıktan doğan olumlu zararının tazminini isteyebilir. Sonraki
imkansızlıkta olduğu gibi borçlunun sonraki imkansızlıkta kusuru varsa TBK m. 112
uyarınca zararını tazmin eder ancak borçlunun söz konusu imkânsızlık durumunda
kusuru bulunmamaktaysa TBK m.136 uyarınca borcundan kurtulacak ve sorumluluğu
bulunmayacaktır.
Öğretide tartışmaların konusu olan başlangıçtaki objektif imkânsızlık halini
aktarmaya çalışırken değinmiş olduğumuz sonraki imkânsızlık halini de kısaca
açıklamak isteriz. Sözleşmenin kurulmasından sonra oluşan imkânsızlık halini kusurlu
sonraki imkânsızlık ve kusursuz sonraki imkânsızlık şeklinde iki başlığa ayırabiliriz.
55 SEROZAN/BAYSAL/SANLI, (2022) Serozan Borçlar Genel, § 14, n. 9
56 SEROZAN/BAYSAL/SANLI, a.g.e., § 14, n. 22.; AKBULUT, ANLAMSIZ-ABSÜRT EDİMLİ
SÖZLEŞMELERİN İMKÂNSIZLIĞI, s.187
57 Ayrıntılı bilgi için bkz. OĞUZMAN/ÖZ, a.g.e., s.94 n. 294; NOMER, a.g.e., s.376 n. 178.1 vd.; AKBULUT,
ANLAMSIZ-ABSÜRT EDİMLİ SÖZLEŞMELERİN İMKÂNSIZLIĞI, s.187; SEROZAN/BAYSAL/SANLI,
a.g.e., § 14, n. 9
17
Sonraki imkânsızlıkta borçlu ister kusurlu olsun ister olmasın her halükârda borç sona
erecektir. Bu neticenin meydana gelmesi bakımından borçlunun sorumlu olduğu ve
sorumlu olmadığı imkânsızlık arasında fark bulunmamaktadır.
Borçlunun sorumlu olmadığı kusursuz sonraki imkânsızlık hali TBK. m. 136‘da
düzenlenmiştir. Buna göre, borçluya yüklenemeyen nedenlerden dolayı borcun ifası
mümkün olmazsa borç sona erer58
. TBK m. 136’ya göre karşılıklı borç yükleyen
sözleşmelerde imkânsızlık nedeniyle tarafların borçları sona erer ve o zamana kadar
yapılan edimler sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri verilir.
Borçlunun kusurlu olduğu sonraki imkânsızlık halinde, TBK m. 112 uyarınca
borçlu taahhüt ettiği edimin ifasının imkansızlaşmasında kusuru olmadığını ispat
etmedikçe, borçlu alacaklının bundan doğan zararını gidermekle yükümlüdür.
C. Kesin Hükümsüzlüğün Şartları ve Hukuki Sonuçları
Kurucu unsurları mevcut olan bir sözleşmelerin geçerlilik şartlarından kamu
düzenini ilgilendirecek mahiyette olan şartların gerçekleşmemesi halinde sözleşme
kesin hükümsüz olacaktır59
. Kesin hükümsüzlüğü oluşturan bazı şartlar şunlardır:
Sözleşmeyi yapanın temyiz kudretine sahip olmaması (TMK m. 15), sözleşmenin
konusunun hukuka aykırı olması (TBK m. 27/1), sözleşmenin ahlaka aykırı olması
(TBK m. 27/1), sözleşmenin konusunda baştan itibaren objektif imkânsızlık bulunması
(TBK m. 27/1), geçerlilik şekil şartına aykırılık bulunması (TBK m. 12/2) ve
sözleşmenin muvazaalı olmasıdır (TBK m. 19/1). Borç doğuran sözleşmeler
bakımından kesin hükümsüzlük halinin bulunması ile aynı yokluk yaptırımı gibi baştan
itibaren sözleşmeler kendiliğinden hükümsüz olacaktır. Ayrıca bir dava açılmasına,
herhangi bir talepte bulunulmasına veya hâkim tarafından karar verilmesine gerek
bulunmamaktadır. Kesin hükümsüz olan sözleşmenin dava konusu olması halinde
hâkim bu durumu re ’sen dikkate alacaktır. Hâkimin bu konu hakkında verebileceği
kararlar ancak tespit niteliğinde olmaktadır. Kesin hükümsüz olan bir sözleşmeden
58 Ayrıntılı bilgi içn bkz. NOMER, a.g.e., s.385, n. 182 vd.
59 Ayrıntılı bilgi için bkz. OĞUZMAN/ÖZ, a.g.e., s.185 vd.; NOMER, a.g.e., s.67, n. 39 vd.
18
kaynaklanan edimlerin ifası sözleşmeyi geçerli hale getirmemektedir. İstisna olarak bir
sözleşmenin kesin hükümsüz olduğunun hakkın kötüye kullanılmama yasağı kapsamı
dışında ileri sürülmesi hukuken korunmamaktadır.
SONUÇ
Kurucu unsurları bulunan sözleşmelerin hukuki sonuç doğurabilmesi için
geçerlilik şartlarına aykırılık unsurunu barındırmaması gerekmektedir. Bu geçerlilik
şartlarından olan TBK m.27/1 uyarınca konusu imkânsız olan sözleşmeler kesin
hükümsüz sayılacaktır ve sözleşme hukuki bakımdan sonuç doğurmayacaktır.
İmkânsızlık, borçlanılan edimin ya baştan itibaren geçerli olarak doğmasını ya
da sonradan borçlu veya diğer herhangi bir kimse tarafından objektif, sürekli ve kesin
olarak yerine getirilmesini önleyen, fiili veya hukuki engeller şeklinde tanımlanabilir.
İmkânsızlık, başlangıçtaki imkânsızlık hali ve sonraki imkânsızlık hali olarak ikiye
ayrılır. Başlangıçtaki imkânsızlık halleri ise karşımıza objektif imkânsızlık ve sübjektif
imkânsızlık olarak çıkmaktadır. TBK m. 27/1’de yer alan hükümsüzlük yaptırımı
kapsamına giren imkânsızlık hali başlangıçtaki objektif imkansızlıktır.
Objektif imkânsızlık, sözleşmenin konusunu oluşturan edimin ifasının sadece bir
taraf için değil herkes bakımından imkânsız olması halinde oluşmaktadır. Objektif
imkansızlığın taraflarca bilinip bilinmemesi, sözleşmenin geçersizliğini etkilemeyecek
sadece hukuki sonuçlar bakımından farklılıklar oluşturacaktır. TBK m. 27/1 hükmü
uyarınca başlangıçtaki objektif imkânsızlık halinde sözleşmeler kesin hükümsüzlük
yaptırımına tabidir. Dolayısıyla sözleşme ile ifası kararlaştırılan edimler talep edilemez.
Ancak objektif imkansızlığa rağmen yerine getirilen edimler varsa sebepsiz
zenginleşme hükümleri uyarınca yapılan edimlerin iadesi talep edilebilir.
Sözleşmenin konusu olan edimin objektif olarak imkânsız olduğunu bilmesine
rağmen borçlu bu durumu diğer tarafa bildirmediği hallerde, alacaklı tarafın uğradığı
zararı ‘’culpa in contrahendo’’ sorumluluğundan dolayı tazmin etmelidir. Zira, alacaklı
tarafın bu durumu bildiği varsayılabiliyorsa TBK m. 52 uyarınca borçlunun sorumlu
olacağı tazminatta indirime gidilir.
19
KAYNAKÇA
AKBULUT, Pakize Ezgi, Borçlar Hukukunda Kesin Hükümsüzlük Yaptırımının
Amaca Uygun Sınırlama (Teleolojik Redüksiyon) Yöntemi ile Daraltılması, On İki Levha
Yayıncılık, İstanbul 2016.
AKBULUT, Pakize Ezgi, ANLAMSIZ-ABSÜRT EDİMLİ SÖZLEŞMELERİN İMKÂNSIZLIĞI
(13.1.2011 Tarihli Alman Federal Mahkemesi Kararının Türk-İsviçre Hukuku Bakımından
Değerlendirilmesi), Süleyman Demirel Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi. 2018; 8(2): 177-
214.
ARIKAN, MUSTAFA Eser Sözleşmesinde İfa İmkânsızlığı ve Sonuçları. Selçuk
Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi. 2008; 16(2): 265-285.
BAŞARA, Gamze Turan, Borçlunun Sorumlu Olmadığı Sonraki İmkânsızlık
Sebebiyle Borcun Sona Ermesi, Cankaya University Journal of Law, Şubat 2010; 7(1) 1-22.
BAŞOĞLU, Başak, “Sözleşmenin Konusundaki İmkansızlık”, Prof. Dr. Belgin
Erdoğmuş’a Armağan, Derleyen: Doç. Dr. M. Murat İnceoğlu, Der Yayınları, İstanbul 2012.
DURAL, Mustafa, Borçlunun Sorumlu Olmadığı Sonraki İmkânsızlık, Fakülteler
Matbaası, İstanbul 1976.
DURAL, Mustafa/ SARI, Suat, Türk Özel Hukuku C. I Temel Kavramlar ve Medeni
Kanun’un Başlangıç Hükümleri, Filiz Kitabevi, İstanbul 2020.
DURAL, Mustafa/ ÖĞÜZ, Tufan, Türk Özel Hukuku C. II Kişiler Hukuku, Filiz
Kitabevi, İstanbul 2020.
ERCOŞKUN, Kübra Şenol, Borçlar Hukukunda Kısmi İmkânsızlık, On İki Levha
Yayıncılık, İstanbul 2016.
ERCOŞKUN, Kübra Şenol, FREEDOM TO DETERMINE THE CONTENT OF
THE AGREEMENT AND GENERAL LIMITATIONS TO THIS: TURKISH CODE OF
OBLIGATIONS ARTICLE 27. Journal of Istanbul University Law Faculty. 2016; 74(2): 709-
738.
KOCAYUSUFPAŞAOĞLU, Necip/ HATEMİ, Hüseyin/ SEROZAN, Rona/
ARPACI, Abdülkadir, Borçlar Hukukuna Giriş, Filiz Kitabevi İstanbul 2010.
NOMER, Haluk N., Borçlar Hukuku, Genel Hükümler, 18. Bası, Beta Yayınları,
İstanbul 2021.
NOMER, Haluk N., AKBULUT, Pakize Ezgi, Medeni Hukuka Giriş B. I, 4. Bası,
Filiz Kitabevi, İstanbul 2020.
OĞUZMAN, M. Kemal/ÖZ, Turgut, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Cilt 1, 19.
Bası, Vedat Kitapçılık, İstanbul 2021.
20
SEROZAN, Rona/ BAYSAL, Başak/ SANLI, Kerem Cem, Serozan Borçlar
Hukuku Genel Bölüm- İfa, İfa Engelleri, Haksız Zenginleşme, 8. Bası, On İki Levha
Yayıncılık, İstanbul 2022
TEKİNAY, S. Sulhi/AKMAN, Sermet/BURCUOĞLU, Halûk/ALTOP, Atilla,
Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 7. Bası, Filiz Kitabevi, İstanbul 1993.

Av. Semih Baktır

Avukat

15 yılı aşkın tecrübesi ile ticaret ve şirketler hukuku alanında uzmanlaşmış deneyimli bir avukattır. Birçok ulusal ve uluslararası şirkete danışmanlık hizmetleri vermiş, karmaşık ticari uyuşmazlıkları başarıyla çözmüştür.